1991 yılı dünya tarihi açısından önemli bir dönüm noktasını teşkil etmiştir. Bu yıla kadar siyasi literatürde dünya iki kutuplu güç dengesiyle tanımlanmakta idi. Dolayısıyla dünya tarihinde bu yıldan sonra yeni bir süreç başlamakla birlikte Türk tarihi açısından da yeni bir dönem başlamıştır. SSCB’nin dağılmasıyla birlikte Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan, Kazakistan gibi Türk Cumhuriyetleri de bağımsızlıklarına kavuşmuşlardır. 2021 yılı bu Türk Cumhuriyetlerinin 30. bağımsızlık yılıdır. Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını ilk tanıyan ülke Türkiye olmuştur. Kısa bir süre sonra da bu ülkelerde elçilikler açılmış ve ilişkilerin çok yönlü olarak geliştirilmesine gayret edilmiştir.
Türk Cumhuriyetleri, bağımsızlıklarının ilk yıllarından itibaren BM, AGİT gibi uluslararası organizasyonlara üye olmuşlardır. Böylece uluslararası arenada temsil edilmeye ve söz sahibi olmaya da başlamışlardır. Bununla birlikte Türk Cumhuriyetleri, Türkiye ile birlikte birçok kuruluş da kurmuşlardır. Bunların başında Türk Konseyi, Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesi (TÜRKPA), Türk Akademisi gelmektedir.
Şüphesiz ki dünya tarihi içerisinde otuz yıl kısa bir süredir. Bununla birlikte modern çağda dünya çok hızlı gelişmektedir. Bu durumu Türk Cumhuriyetlerinin otuz yıllık tarihinde de görmek mümkündür. Bu süreç içerisinde her ne kadar hedeflenen ve beklenen kadar olmasa da Türk Cumhuriyetleri de siyasi, ekonomik, kültürel vb. açılardan büyük bir gelişme kaydetmişlerdir. Bu gelişmeler Türk Cumhuriyetlerinin geleceğine yönelik olarak önemli göstergeler ortaya koymaktadır.
Bu programda Türkistan’ın Sovyetler Birliği bünyesine dahil edilmesi, Sovyetler Birliği’nin dağılması ve Türk Cumhuriyetlerinin 1991 yılında bağımsızlıklarını kazanmaları, 1991 yılında günümüze kadarki süreçte Türk Cumhuriyetlerinin siyasi, ekonomik, kültürel, sosyal gelişim süreçleri gibi konular ele alınacaktır.
