Mersin Akkuyu’da 2018’de inşaatına başlanan Türkiye’nin ilk nükleer güç santrali (NGS), Rus firması Rosatom tarafından yapılmaktadır. Sinop’ta kurulması planlanan ikinci NGS’nin yapımı için başlangıçta anlaşma sağlanan Japon firması, projeden çekildiğini 2019’da açıklamıştır. Bu gelişmenin ardından basında yarım kalan projeyi Rosatom’un devralacağına dair haberler çıkması (AA, 2022) Türkiye’nin fosil enerji kaynakları konusunda bağımlı olduğu Rusya’ya, nükleer enerjide de bağımlı olacağı görüşlerine neden olmuştur.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerine göre 2021’de Türkiye’nin elektrik üretiminin %30,9’u kömürden, %33.2’si doğal gazdan, %16.2’si hidrolik enerjiden, %9.4’ü rüzgârdan, %4.2’si güneşten, %3.2’si jeotermalden ve %2.4’ü diğer enerji kaynaklarından elde edilmiştir (T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı). Bakanlığın sunduğu verilere göre enerji güvenliği için Türkiye’nin elektrik üretiminde kullandığı kaynakların çeşitlendirdiği ortadadır. Fakat tedarikçileri çeşitlendirmede benzer durum söz konusu değildir. Rusya’nın Türkiye için önemli bir tedarikçi olduğu, hatta Türkiye’nin enerjide Rusya’ya bağımlı kaldığı görülmektedir. Türkiye 2021’de enerji kaynağı olan kömür madeninden 1,2 milyon ton termal taş kömürü üretirken 36,2 milyon ton ithal etmiştir. Üretimin toplam kullanımdaki payı %3,2 gibi çok küçük bir orandır. 2019’da Türkiye kömür ithalatını en çok Kolombiya’dan (%56,8), sonrasında Rusya’dan (%38.9) sağlamıştır (Türkiye Taşkömürü Kurumu, 2021).
Doğal gaza ilişkin verilere göre Türkiye, 2021’de 394 milyon Sm3 üretirken 58,7 milyar Sm3 de ithal etmiştir. Buna göre kullanılan doğal gazın neredeyse tamamının (%99,3) ithal edildiği görülmektedir. Türkiye ithalatının %44,9’luk payını Rusya’dan sağlamıştır. Rusya’dan sonra ikinci sırada İran (%16,1), üçüncü sırada ise Azerbaycan yer almaktadır (%13,6) (Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, 2021). Türkiye’nin 2021’de ithalatının toplam %74,6’sının Rusya ve dış politikası Rusya ile uyumlu ülkelerden temin edilmesi dikkat çekicidir.
Petrol verileri için de benzer durum bulunmaktadır. Türkiye’nin 2021’de ürettiği ham petrol miktarı 3 milyon ton (Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, 2021), ithal ettiği ise 31,4 milyon tondur. Türkiye’nin en çok petrol ithal ettiği üç ülkenin payı sırasıyla Irak (%29,9), Rusya (%24.2) ve Kazakistan’a (%10.1) aittir (Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, 2021). Rusya’nın kömür ve doğal gazda olduğu gibi petrolde de Türkiye için büyük tedarikçi konumunda olması, Türkiye’nin enerji arz güvenliği için dikkat edilmesi gereken hayati bir husustur. Türkiye enerji arz güvenliğini sağlarken kullandığı kaynakları ve tedarikçi ülkeleri olabildiğince çeşitlendirmeli ya da kendisi kaynak oluşturmalıdır.
Türkiye gelişmekte olan bir ülkedir ve mevcut kaynakları enerji ihtiyacını karşılamadığından dışa bağımlıdır. Türkiye’nin enerji ihtiyacı her geçen yıl artmaktadır. Ülkenin toplam enerji tüketimi 2000’de 79,4 milyon ton eşdeğer petrol (Mtep) iken 2019’da 144,3 Mtep’e yükselmiştir (Yılmaz, 2021). Türkiye’nin dış ticaret giderleri içinde en önemli kalemi enerji ithalatı oluşturmaktadır. 2021’de Türkiye’nin toplam 271,4 milyar dolar ithalatının (TUİK, 2021) 56 milyar dolarını enerji ithalatı oluşturmuştur (Kızılkaya, 2022). Türkiye, dışa bağımlı bir enerji tüketicisi olduğundan enerji piyasasında yaşanan krizler, fiyat dalgalanmaları ve arz sorunlarından olumsuz etkilenmektedir. İthalata dayalı bir enerji politikası, Türkiye için sürdürülebilir değildir. Bu yüzden hem enerji bağımlılığını azaltmak hem de cari açığı kapatmak için nükleer enerji kullanımı Türkiye için uygun bir seçenektir. Bu bağlamda, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın hazırladığı 11. Kalkınma Planı (2019-2023)’na göre “Enerji Sektörü Hedefleri” ile sürdürülebilir ve güvenli enerji amaçlanmıştır.
Bu doğrultuda NGS’lerin aktif hâle getirilerek kurulu gücün artırılmasının yanı sıra doğal gaz arzının güvenliğini sağlayacak kaynak ülke çeşitliliğinin sağlanması hedeflenmiştir (TCCB Strateji ve Bütçe Başkanlığı, 2019). Böylece Türkiye’nin enerji bağımlılığının önlenmesi amaçlanmaktadır. Bu noktada, “Türkiye’nin enerji bağımlılığını önlemede izlediği yol ne ölçüde amaca hizmet ediyor?” sorusunu sormak önemlidir. Soruya yanıt sunmadan önce Türkiye’nin nükleer enerji geçmişini bilmek gerekmektedir.

Türkiye’nin nükleer enerjiye kavuşma serüveni, uzun yıllar süren sancılı bir süreçten geçmiştir. 1960’lı yıllarda başlayan bu süreçte Türkiye’nin güçlü bir ulusal stratejisi yoktur. Gerek siyasi istikrarsızlıklar gerekse de muhtıralar ve askeri darbeler nükleer enerjiye yönelik çalışmaların kesintiye uğramasına neden olmuştur. Öte yandan Batılı ülkelerin Türkiye’nin edineceği teknolojinin askeri amaçlara yönelik kullanabileceği endişeleri de bu süreci sekteye uğratmıştır (The Strategist, 2018). Ancak yaklaşık yarım asırlık bir sürecin sonunda, Mersin Akkuyu’da NGS kurulmasına dair Türkiye ile Rusya arasında 2010’da imzalanan anlaşma önemli bir aşamadır. Anlaşmanın ardından 2014’te Çevre ve Şehircilik Bakanlığından ÇED olumlu kararı, 2017’de ise EPDK’dan elektrik üretim lisansı alınmıştır. Nihayet 2018’de de NGS inşaatına başlanmıştır. Akkuyu NGS’nin ilk ünitesinin 2023’te hizmete girmesi planlanmaktadır (T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, 2022). Toplam 4 reaktörün bulunacağı santralde 35 milyar KWh elektrik üretimi hedeflenmektedir (T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, 2016).
Proje kapsamında Türkiye, ilk iki ünitede üretilecek elektriğin %70’i ile sonraki iki ünitede üretilecek elektriğin %30’unu ünitelerin hizmete girmesinden itibaren 15 yıl süresince satın almayı garanti etmiştir. Rosatom üretilen elektriğin geri kalanını doğrudan kendisi enerji piyasasına satacaktır. Türkiye tarafından yapılacak satın almanın fiyat bedeli 12.35 ABD senti/kWh olacaktır.* Ayrıca, her bir ünite için işletmeye girişinden itibaren 15 yıldan sonra, Türkiye’ye yıllık düzeyde şirket net kârının %20’si verilecektir (Furuncu, 2016).
Türkiye, nükleer enerji üretimi için Sinop ve İğneada olmak üzere iki farklı yerde daha NGS kurmayı planlamaktadır. İğneada’da NGS’nin kurulumu ABD ve Çin’li şirketlerle yapılan görüşmeler sonucu belirginlik kazanacaktır (Word Nuclear Association, 2022). Öte yandan Sinop NGS’nin başlangıçta Japon Mitsubishi Heavy Industry firması tarafından inşa edilmesi planlanmış (T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, 2016) ancak maliyet ve zaman uyuşmazlığı nedeniyle bu proje iptal edilmiştir. Bu gelişmeler üzerine geçtiğimiz ekim ayında Rosatom’un Genel Müdürü Aleksey Lihaçev, Sinop’ta NGS inşa edilmesine yönelik Türkiye ile müzakerelere başladıklarını açıklamıştır (AA, 2022).
Akkuyu NGS’den sonra Sinop NGS’nin de Rusya tarafından kurulmasının ve işletilmesinin, Türkiye’nin fosil enerji kaynaklarından sonra nükleer enerjide de Rusya’ya bağımlı kalmasına neden olacağı aşikârdır. İşletme ömrü 60 yıl olan Akkuyu NGS’nin hisselerinin %51'i her zaman Rusya’ya ait olacaktır. Rusya diğer %49 hisseyi “dilerse” Türkiye'deki yatırımcılara satabilecektir. Ayrıca anlaşmada Rusya’nın alım garantisi dışında kalan elektriği kime, ne fiyata satacağına dair belirlenmiş bir hüküm yer almamaktadır (Resmi Gazete, 2010). Benzer anlaşma koşullarıyla Rosatom ile ikinci bir projeye başlanılmasının Türkiye’nin enerji güvenliğini tesis etmeyeceği gibi dolar bazlı satış yapılacağından ülke cari açığını kapatmaya fayda sağlamayacağı da ortadadır. Rusya’nın Türkiye ile geçmişte yaşadığı siyasi/askeri/diplomatik kriz dönemlerinde masada doğrudan enerji kartını gösterdiği bilinmektedir. Bu bağlamda Türkiye’nin karar vericilerinin nükleer enerji politikasında izlenen yolu tekrar gözden geçirmelerinde fayda olacağı söylenebilir.
* Türkiye hâlihazırda en yüksek maliyetli elektrik üretimini 7,3 ABD senti/kWh ile ithal kömürden sağlamaktadır (Kaya, 2021).
- AA. (2022) Rüzgâr ve Güneşten Elektrik Üretimi İthal Kömürle Üretimden Ucuz Hale Geldi. https://www.aa.com.tr/tr/ekonomi/ruzgar-ve-gunesten-elektrik-uretimi-ithal-komurle-uretimden-ucuz-hale-geldi/2376598
- AA. (2022). Rosatom: Türkye ile Sinop’taki Nükleer Santral İçin Görüşmelere Başladık. https://www.aa.com.tr/tr/dunya/rosatom-turkiye-ile-sinoptaki-nukleer-santral-icin-gorusmelere-basladik/2715408#
- Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu. (2021). Doğalgaz sektörü Raporu.
- Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu. (2021). Petrol Sektörü Raporu.
- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı. (2016) Türkiye’nin Nükleer Santral Projeleri: Soru-Cevap. Nükleer Enerji Proje Uygulama Dairesi Yayın Serisi.
- Furuncu, Y. (2016). Türkiye’nin Enerji Bağımlılığı ve Akkuyu Nükleer Enerji Santralı. Cumhuriyet Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Fen Bilimleri Dergisi, 37, 198-207.
- Kaya, N. K. (2021). “Rüzgar ve Güneşten Elektrik Üretimi İthal Kömürle Üretimden Ucuz Hale Geldi”. https://www.aa.com.tr/tr/ekonomi/ruzgar-ve-gunesten-elektrik-uretimi-ithal-komurle-uretimden-ucuz-hale-geldi/2376598.
- Kızılkaya. (2022). Enerji İthalatı Rekor Düzeyde. https://www.kizilkaya.com.tr/blog/enerji-ithalati-rekor-duzeyde.
- Resmi Gazete. (2010). Bakanlar Kurulu. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Türkiye Cumhuriyeti’nde Akkuyu Sahası’nda Bir Nükleer Güç Santralinin Tesisine ve İşletimine Dair İşbirliğine İlişkin Anlaşma’nın Onaylanması Hakkında Karar “2010/918”.
- TCCB Strateji ve Bütçe Başkanlığı. (2019). On Birinci Kalkınma Planı (2019-2023). C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı. Elektrik. (2022). https://enerji.gov.tr/bilgi-merkezi-enerji-elektrik.
- The Strategist. (2018).Akkuyu’nun 40 Yıllık Macerası Sona Eriyor (Mu?). World Nuclear Association. (2022). Nuclear Power in Turkey. https://world-nuclear.org/information-library/country-profiles/countries-t-z/turkey.aspx
- TUİK. (2022). Dış Ticaret İstatistikleri Aralık 2021 https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Dis-Ticaret-Istatistikleri-Aralik-2021-45535.